KÜÇÜK MİDE BULANDIRICI KARA SİNEKLER
05:19:00
Mükemmel soğuk bir kış günü sıcacık kahvemi yudumlarken uzun zaman sonra sizlere yazmanın heyecanı ile doluyum. Belirtmek isterim bu bir bloga geri dönüş yazısı değil, biraz birikmişleri serpiştirmek ve sizlerle paylaşma yazısıdır.
Neden yazmaya devam etmedim konusuna gelince, vazgeçtiğimden değil fakat bu mesleğe kendini adamış insanlara biraz ayıp olmaya başladı dedim, sen sana ayrılmış süreyi, bu meslekte barınamayacağını anladığın an doldurdun dedim. Her şeyi tadında bıraktım. Ben üniversitede bağlılık duyduğum, emek harcadığım canla başla mücadelesini verdiğim İnsan Kaynaklarında bana ayrılmış sürenin sonuna geldiğime inandığım için ve daha fazla boşa gevelememek adına elimi ayağımı çektim. Çünkü dediğim gibi bu mesleğe zamanını, emeğini ve tecrübelerini vermiş birçok insanla birlikte bir şeyler yazmak çok kolay değil. Bilgi birikiminiz o mesleğin içinde yer almadığınız sürece bir yere kadar oluyor. Sonra iteliyorsunuz, hangi kitabı okudum, neler izledim, etkinlik yazıları vs. Bunların paylaşımı da güzel fakat bir süre sonra sadece yazı paylaşmak olsun diyerek bunların paylaşımı sizi amacınızdan çıkarmış oluyor. Hiç değilse ben öyle hissettim. Ben amacıma ulaştığımı, birazda olsa üniversiteden yeni mezun olmuş birinin iş ararken sektöre karşı çırpınışlarını anlatabildiğime inanıyorum. Pişman değilim bu bloga yazdıklarım için, bana güzel insanlar ve etkinlikler kattı. İyi ki diyebiliyorum. Şuan ki sürece baktığımda birçok blogger arkadaşımında yazmayı bıraktığını görüyorum. Birlikte güzel bir süreç geçirdiğimizi, bu süreçte birbirimize destek olduğumuzu ve sürekliliğini getiremediğimizi biliyorum. Ama güzeldi... Her şey için teşekkür ediyorum...
Aradan uzun bir süre geçmesiyle beni yazmaya iten şeyin ne olduğunu tabi ki soruyor olabilirsiniz. Yaklaşık 3 yıldır farklı bir meslekte çalışıyorum. Biriktirdiğim çok olay, insan ve tecrübe diyemeyeceğim kadar çok/az şeyler var ve eteklerimi silkelemek istiyorum azıcık. Hemde yeni iş hayatına atılacaklara birkaç tüyo vermiş olurum diye düşünüyorum.
İŞ HAYATI İÇERİSİNDE ''EN İYİ ARKADAŞ'' KAVRAMI OLMAZ!
Şunu çok samimi ve hiçbir çekincem olmadan söyleyebilirim. İş hayatı içerisinde edindiğiniz arkadaşlıklar, gerçek değil. Üzülerek söylüyorum ama herkes çıkarına göre hareket ediyor. Bugün iyidir, samimidir çünkü henüz bir çıkarı olmamıştır. Arada maddiyat ve manevi açıdan tatmin olma, rekabet savaşları vardır. Bunu sakın unutma! O yüzden aradaki mesafeyi her zaman koru. Kendinden başka kimseye de güvenme.
MESLEK HAYATINA YILLARINI VERENLER DAHA ÇOK TECRÜBESİ OLDUĞUNA İNANACAK!
Meslek hayatına yıllarına verme konusu o kadar derin ki. Beni en çok yıpratan şeylerden biride tecrübe konusu olmuştur. Her gittiğiniz kapı suratınıza tecrübeniz var mı diyerek çarpılıyor. Benim için tecrübeli insan, her zaman hayata yeni adımlar atacak insanlara yol gösteren ve yardımcı olanlardı. Bu süreçte de zamana göre şekillenebilen, uyum sağlayan insanları her zaman sevmiş ve benimsemişimdir. Onlar hep kendilerini yeniler ve ön yargı ile yaklaşmaktansa aslında bir türlü ''ben oldum'' kavramına inanmazlar. Sektörde böylelerini bulmak gerçekten zor ama imkansız değil. Sosyal medyadan çok ''hey ben buradayım seni takip ediyorum'' izlenimini onlara hissettirmeyecek şekilde takip ettiğim insanlar var. Büyüsü bozulmasın diye alkış tutmuyorum ben. Sana tecrübesizsin bu işi yapamazsın diye bakanlara aldırma. Onlarda o işi tecrübe sayesinde kazanmadılar. Geçtikleri yolları unutuyorlar. Sen onlar gibi olmamaya çalış. İleri de tecrübe benim kriterim olmayacak de mesela. Bana gelenin hamurunu ben yoğuracağım, büyüteceğim demelisin. İnsanlar, yetiştirip yuvadan uçacağını düşündükleri için kimseye değer ve zaman vermiyor. Aslında güzel izler bırakabilmek, bir insana kattıklarınızla onun başka yerlerde yükseldiğini görmeyi kendi başarıları olarak görmüyorlar. Üzülerek söylüyorum ki birinin başarısından çok başarısızlığına sevinen insanlarla karşılaşacaksın. O yüzden kararlarında her zaman kalbinin sesini dinle. Başkasını dinleyerek verme kararlarını. Kimin sana destek, kimin köstek olduğunu bilemeyeceksin.
YÜZÜNE GÜLÜP, ARKANDAN KONUŞAN ÇOK OLACAK!
Her yüzüne gülene inanma. Bugün iyiyiz güzeliz dediğin insan, sen kapıyı kapatıp çıktıktan sonra dedikodunu yapıyor bil istiyorum. Diyorum ya rekabet işi bu. İnsanlarla paylaşımlarına dikkat et. Bir insanı gerçekten tanımak istiyorsan ona, sana birileri ile paylaştığında zarar vermeyecek bir sırrını anlat, ama kimseye anlatmadığın farklı detayları ver ve bekle. Kulağına geldiğinde neyin, nasıl, neden, kim vasıtasıyla olduğunu göreceksin. Sanırım bu benim yaptığım en iyi taktik yada yenisini bulana kadar öyle. Bir şeyi iki üç kişiye anlatırken hep farklı detaylarla anlatırım. Kazağın rengi birinde mavi, birinde kırmızı kalır, kulağıma gelen renk o insana karşı duymam gereken güveni bana öğretir. Hayat acımasız, düşmemek için gözden düşürdüklerimiz olmalı. Bu arada sende evinde değilsen kimse hakkında dedikodu yapma. Ofiste beraber çalıştığın arkadaşın, telefonunu masanın üzerine ses kaydında bırakıp çıkmış olabilir. Henüz bunu denemedim, duyacaklarıma cesaret edemiyorum sanırım.
İŞİNİ SENDEN DAHA İYİ BİLDİKLERİNİ SANACAKLAR!
O iş senin görevin ise ve senin bir üstün yoksa o işi senden daha iyi kimse bilemez. Kuralcı ol, çünkü herkes bulduğu ilk aralıktan sığışmaya çalışacaktır. Kimi tatlı dille bunu yapmaya çalışırken kimi de senin o işe layık olmadığını hissettirmeye çalışarak yapacaktır. Yani insanlar istediklerine ulaşmak amacıyla seni kırmaya ve sana hakaretler etmeye kadar işi sürdüreceklerdir. Böyleleri ile iş hayatında karşılaşma oranının yüksek olduğunu unutma. İnsanın özüdür bu. Kendini empati ve hoşgörüde geliştiremedi mi istediğini elde edemediği için saldırganlaşır. Bazılarınında sahip olduklarını düşündükleri koltuklarının egosu, iş tanımları bunları yaptırır. Hani deriz ya bu adam nasıl buraya gelmiş, bunu buraya getirenin ben bippppppp ... Öyle işte.
BİZİM KIZ, BİZİM OĞLAN TEHLİKELİ SULAR, YÜZME!
İş hayatında çok fazla profesyonelliğe yer vermeyen ve ben herkesin abisiyim, ''ofistekiler cagnim cigerim benim, senin agazını yüzünü yirin'' modu ile gezenler olacak. Hepsi çok sevdiğimiz, saydığımız abiler ve ablalar... Ama sen herkese hayır diyebilecek mesafeni her zaman korumalısın. Çünkü bu abilerimiz ve ablalarımız, günü geldiği zaman arada kurduğunuz bağa güvenerek onlara hayır diyemeyeceğine inandıkları için seni çok zorlayacak. Bunun önlemini baştan almazsan zorluğunu çok çekeceksin. Bir şey rica edince ve sende hayır demek zorunda kaldığında, senin için ablasıydım/abisiydim çok sevdiğimiz kardeşimizdi vay şimdi böyle mi olduk diyecekler. Sen işine duyduğun bağlılıktan ötürü onlara hayır demek zorunda kaldığını hiçbir zaman anlamayacaklar ve bir yanın buruk kalacak. Bunun aslında abisi ve ablası konusu ile ilgisi olmadığını düşünüp, kendi kendini yiyeceksin.
İŞ HAYATINDA KADIN OLMAK ZOR!
Başarılı kadın olmak daha zor! Çünkü ataerkil bir toplumun bunu kabullenmesi biraz zaman alıyor ve alacak. Cinsiyete takıldıkları ve erkek olarak dünyaya geldikleri için çok büyük bir şey başardıklarını sanacaklar. Seni ezmeye ve beden gücünü sana kanıtlamaya çalışacaklar. Kadının yerinin evi olduğuna inanacak ama para olmadığı zaman ''bizim karıda ne yapıyor ki bütün gün evde'' diye atıp tutacaktır. Mide bulandırıcı küçük kara sinekler sizi! En dayanamadığım, en çileden çıktığım insan tipleri.
Yaşadığımız ülke şartları, eğitim ve aile düzeyi altında böyleleri ile karşılaşma olasılığınız %100! Takınmanız gereken tavır mı?
İnatla, canla başla okumanız. Eğitim ve öğretimin hiç tükenmeyen bir kaynak olduğunu bilmeniz. Böyle mide bulandırıcı kara sineklere karşı beden gücünüz ile değil de aklınız ve zekanızla savaşmanız. Beden gücü bir kol kopması, isabet eden bir kurşunla yerle bir olabilir. Ama zeka! Bitip, tükenmeyen bir silah. Kullanın ve asla kullanmaktan çekinmeyin. Sizi ezen, sizi aşağılayan ve beceriksiz olduğunuzu düşündüren bu varlıklara karşı iki ayağınızın üzerinde sağlamca durun ve yüzünüze kendinizden emin o tavrınızı takının. Gözlerinizden yaşlar düşse dahi, o an kırılmış, zedelenmiş olsanız dahi o gözlerinizi gözlerine dikin ve hakkettiği gibi onun seviyesine inmeden kendinizi savunun. İş hayatında duygusallığa yer yok, hele ki bir kadınsan hiç yok!
Ve lütfen, bir erkeğin sizi sevdiğini düşündürdüğü için hayatınızı kısıtlamayın ve taviz vermeyin. Sizi seven her halinizle sevecek ve her zaman her konuda destek olacaktır.
HATA YAPIN!
Çalıştığınız iş ile ilgili hatalar yapabilirsiniz. Olağan şeyler, karşınızdaki anlayışlı bir insansa zaten hata yapma olasılığınızın olduğunu bilerek sizinle çalışmayı göze almıştır. Hatasız kul olmaz sonuçta! Hatayı hata yaparak çözemezsiniz. Çözüm bulamadığınız yerde gerekirse yardım isteyin. Yardım etmekten ve yardım istemekten asla çekinmeyin.
Hata yaparak bir şeyleri öğrenebileceğinizi ve bir daha ki sefere daha temkinli davranacağınızı unutmayın!
TO DO LİST!
Benim en büyük kurtarıcım bu liste diyebilirim sanırım. Bundan dört ay önceye kadar asla düzenli bir ajandaya sahip biri değildim. Milyon tane ajanda biriktirir ve elimin geldiğine dağınık notlar alırdım.
Sonunda da ''ya bunu hangisine yazmıştım'' diyerek aranıp durur, zaman kaybederdim.
Sonra sosyal mecrada bununla ilgili bir çok video izledim. İnsanlar çılgın bir şekilde kendi ajandalarını oluşturuyor ve bu işi ciddi ciddi benimsiyorlar. Özendim... Kendime bir ajanda belirledim ve iş dışında bu ajandaya hiçbir not almayacağıma ve başka bir ajandaya da iş ile ilgili notları almayacağıma kendi kendime söz verdim. Başarılı da oldum. Artık iş ile ilgili kullandığım bir ajandam var.
İlk önce senelik planlamalarımı yapıyorum masa takvimime. Küçük kağıtlara bir sene boyunca sürekli günü değişmeden tekrarlanan günlerin veya maçların fikstürlerini yazıyorum ve yapıştırıyorum. Bu sayede zaten aylık olarak planlamalarımı görüyorum. Yani bugün ayın 13'ü ise bana 22 Aralık'ta uygun musun dediklerinde hemen gözümün önünde işaretlediğim takvimden diyorum ki ''Hayır o gün Bursaspor Basketbol'un şu saatlerde maçı var!''.
İkinci olarak haftalık yapacaklarımı klavye önü planlayıcısına not alıyorum.
Takvim bir ayı görmemi sağlarken, klavye önü planlayıcısı o hafta yapacaklarımı görmemi sağlıyor. Mesela o hafta eğer birini aramam gerekiyorsa bunu takvime değil, klavye önüne yazıyorum.
Üçüncü aşamada, bir gün önceden ajandama hem takvimime bakarak hemde klavye önü planyıcısına not aldıklarımı sırası ile en önemli işlerden başlayıp, TO DO LİST'imi hazırlamış oluyorum. Ertesi gün ofise geldiğimde gayet planlı ve ne yapmam gerektiğini bilerek adım atmış oluyorum. Asla bir işi bitirmeden diğer işe başlamıyorum. Yarım bıraktığım işe sonradan devam etmeye kalktığımda beni hayli sıkmış oluyor. İşler bittikçe tikler atılıyor ve gün sonunda yaptıklarını görmek insanı motive ediyor.Yani beni şahsen ediyor. Bu arada bu ajanda düzenleme videolarını Youtube'ye Bullet Journal yazarak erişebilirsiniz. Millet kafayı kırmış, ben o kadar sabredemedim bu olaya.
Ve lütfen, bir erkeğin sizi sevdiğini düşündürdüğü için hayatınızı kısıtlamayın ve taviz vermeyin. Sizi seven her halinizle sevecek ve her zaman her konuda destek olacaktır.
HATA YAPIN!
Çalıştığınız iş ile ilgili hatalar yapabilirsiniz. Olağan şeyler, karşınızdaki anlayışlı bir insansa zaten hata yapma olasılığınızın olduğunu bilerek sizinle çalışmayı göze almıştır. Hatasız kul olmaz sonuçta! Hatayı hata yaparak çözemezsiniz. Çözüm bulamadığınız yerde gerekirse yardım isteyin. Yardım etmekten ve yardım istemekten asla çekinmeyin.
Hata yaparak bir şeyleri öğrenebileceğinizi ve bir daha ki sefere daha temkinli davranacağınızı unutmayın!
TO DO LİST!
Benim en büyük kurtarıcım bu liste diyebilirim sanırım. Bundan dört ay önceye kadar asla düzenli bir ajandaya sahip biri değildim. Milyon tane ajanda biriktirir ve elimin geldiğine dağınık notlar alırdım.
Sonunda da ''ya bunu hangisine yazmıştım'' diyerek aranıp durur, zaman kaybederdim.
Sonra sosyal mecrada bununla ilgili bir çok video izledim. İnsanlar çılgın bir şekilde kendi ajandalarını oluşturuyor ve bu işi ciddi ciddi benimsiyorlar. Özendim... Kendime bir ajanda belirledim ve iş dışında bu ajandaya hiçbir not almayacağıma ve başka bir ajandaya da iş ile ilgili notları almayacağıma kendi kendime söz verdim. Başarılı da oldum. Artık iş ile ilgili kullandığım bir ajandam var.
İlk önce senelik planlamalarımı yapıyorum masa takvimime. Küçük kağıtlara bir sene boyunca sürekli günü değişmeden tekrarlanan günlerin veya maçların fikstürlerini yazıyorum ve yapıştırıyorum. Bu sayede zaten aylık olarak planlamalarımı görüyorum. Yani bugün ayın 13'ü ise bana 22 Aralık'ta uygun musun dediklerinde hemen gözümün önünde işaretlediğim takvimden diyorum ki ''Hayır o gün Bursaspor Basketbol'un şu saatlerde maçı var!''.
İkinci olarak haftalık yapacaklarımı klavye önü planlayıcısına not alıyorum.
Takvim bir ayı görmemi sağlarken, klavye önü planlayıcısı o hafta yapacaklarımı görmemi sağlıyor. Mesela o hafta eğer birini aramam gerekiyorsa bunu takvime değil, klavye önüne yazıyorum.
Üçüncü aşamada, bir gün önceden ajandama hem takvimime bakarak hemde klavye önü planyıcısına not aldıklarımı sırası ile en önemli işlerden başlayıp, TO DO LİST'imi hazırlamış oluyorum. Ertesi gün ofise geldiğimde gayet planlı ve ne yapmam gerektiğini bilerek adım atmış oluyorum. Asla bir işi bitirmeden diğer işe başlamıyorum. Yarım bıraktığım işe sonradan devam etmeye kalktığımda beni hayli sıkmış oluyor. İşler bittikçe tikler atılıyor ve gün sonunda yaptıklarını görmek insanı motive ediyor.Yani beni şahsen ediyor. Bu arada bu ajanda düzenleme videolarını Youtube'ye Bullet Journal yazarak erişebilirsiniz. Millet kafayı kırmış, ben o kadar sabredemedim bu olaya.
SİZ KENDİNİZE SAYGI DUYMAZSANIZ KİMSE SİZE SAYGI DUYMAZ !
Sahip olduğunuz bedenden, zekanıza ve sahip olamadığınız özelliklere kadar her zerrenize saygı ve sevgi duyun. Unutmayın, insanlar bizi en zayıf noktalarımızdan vurmaya çalışacaklar. Dillendirmeyin, şikayetlenmeyin! Kendinize güvenin. Başarı; benliğiniz, kendinize duyduğunuz bağlılığınız, sınırlarınız, işinize ve kendinize duyduğunuz saygı ile gelecektir. Vazgeçmeyin! Siz tırnaklarınızı kazıya kazıya, ailenizin ve sizin emekleriniz ile geldiniz o noktalara. Birilerinin gelip, bunu elinizden almaya çalışmasına asla izin vermeyin.
Sevgi ve saygıyla kalın...
4 yorum
Yolun açık olsun Kübra, sevgiler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Duhan :)
SilKübra selam, insanların yıllarca edinmeye çalıştığı tecrübeye kısa sürede erişmiş görünüyorsun. Gözlemlerin çok isabetli. Ve inan bana yaşın kaç olursa olsun aynı konularla bir şekilde farklı formlarda karşılaşmaya devam ediyorsun. Erken kalkan, erken yol alır olmuş seninkisi. Başarılar :)
YanıtlaSilSelam, görüşünüz için teşekkür ederim deneyimliyorum, daha da deneyimleyeceğim gibi gözüküyor :). İnsan özü hiç değişmediği ve birbirimizden farklı olduğumuz gerçeğini de baz aldığımızda hayatın her anında farklı kulvarlarda böyle şeyleri deneyimlemek mümkünken asıl önemli olan atacağımız adımlarda bunu bilerek, ders çıkararak yapmış olmamız. Çok teşekkür ediyorum, yorumunuz çok değerli benim için sevgiler... :)
Sil