PERYÖN 15. İnsan Yönetimi Zirvesi İnsan Kaynakları 4.0 temasıyla 11 - 12 Mayıs 2017 tarihinde Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde birbirinden değerli konuşmacıları bizlerle bir araya getirdi. Zirve genel anlamı ile geleceğin iş dünyasını, işveren ve işgörenleri nelerin beklediğini, teknolojinin gelişmesiyle birlikte değişen üretim sistemi ve materyalleri konularını ele aldı.
Endüstride dördüncü bir devirde bulunmamıza rağmen bu zamana kadar Birinci Sanayi Devrimi ( Endüstri 1.0), İkinci Sanayi Devrimi (Endüstri 2.0) ve Üçüncü Sanayi Devrimini (Endüstri3.0) iş dünyasında değişik üretim sistemlerinin gelişmesiyle geride bıraktık. Üretim alanı geliştikçe devrimler arasındaki sürede git gide kısalıyor. Bu da demek oluyor ki emeğe duyulan ihtiyaç azalırken, akıla duyulan ihtiyaç artıyor. Şirketlerin ve insanlarında ileriye dönük teknolojik, robotik bir eğitim sistemine tabii tutulmaları gerekiyor.
Gelecek ve Liderlik
Sunum programında açılışı Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy'un yapması beklenirken, Genel Müdür Yardımcısı Semra Erener Özyalçın gerçekleştirdi. Sunumuna kısa bir tanıtım videosu ile başlarken, aynı zamanda şirketin geçmişinden, verdikleri hizmetlerden, zamanla nasıl geliştiklerine dair kısa kısa açıklamalarda bulundu.
''Havadayız. Çok hızlı olmalıyız''
Diğer hava yolu şirketlerinden her zaman farklı olmaları gerektiklerini ve sürekli hizmet verdikleri insanlara farkı hissettirmeleri gerektiğini vurgulayarak '' Rekabet çok farklı. Havadayız. Çok hızlı olmalıyız. Yolculuk demek kapı kapandıktan sonra bindim indim arasındaki mesafe değildir. Yolculuk yapmaya karar verdikten sonraki süreç ve bu süreçten evlerine güvenle vardıkları mesafeyi kapsıyor. Müşteri deneyimi ve memnuniyeti → bavul yerleşimi → biniş → hizmet → iniş → oh evime vardım diyene kadar yanlarında olduğumuzu hissettirmek ve hizmet vermemiz gerekiyor.'' sözleriyle oturumu sonlandırdı.
Sürdürülebilirlik
Gazeteci Mine Kılıç yönetimindeki oturumda ünlü spor markası NIKE'n Sürdürülebilir Üretim ve Satın Alma, EMEA Bölge Direktörü Caner Soytaş ve ünlü teknoloji markası SIEMENS'n Sürdürülebilirlik Direktörü Esra Kent yer aldı. Oturum geleceğin mesleği olarak görülen ''Sürdürülebilirlik'' alanının kurumlar için başarılı olmadaki önemi ve geleceğe yönelik bir meslek olarak ne kadar değerli olduğunu ortaya koydu.
Sıemens Sürdürülebilirlik Direktörü Esra Kent ''Bugün ki inovasyonda ilerleme de Sıemens Türkiye, 4.0 konusunda öncü şirketlerden biri. Çevre, sürdürülebilirlik, yaşam kalitesinin arttırılması ve toplumsal değişimin desteklenmesi konularını destekliyoruz. 2023 yılında Türkiye bu konular üzerinde neyi hedefliyor ve siemes bunun neresinde diye bir katkı değer haritası oluşturuluyor. ''
2023'te ''Karbon nötr'' şirkete doğru
2023 yılı itibari ile Sıemens Türkiye olarak karbon nötr bir şirket olmayı hedeflediklerini dile getiren Kent bunun için geçtikleri aşamaları şu sözleri ile ifade etti: '' Aslında yaptığımız iş sürdürülebilir çünkü bizim ürünlerimizin %40'ı çevreci. Mutlaka çevreci şirketler var fakat önemli olan ürünlerin çevreci olması. Sıemens ürünlerini çoğu kişi beyaz eşya olarak biliyor fakat sağlıktan, trenlere, rüzgar güllerine kadar bir çok alanda aktif. Örnek vermek gerekirse her gün 200 bin kişi Sıemens Sağlığın sunduğu cihazlarda kontrol ediliyor. Ya da her yıl Sabiha Gökçen Hava alanından milyonlarca kişi Sıemens'in sunduğu güvenlik kameralara sistemleriyle güvenliğini sağlıyor.
Bizim bakış açımız şu; sürdürülebilirliği düşünün ki Almanya'da strateji bölümünün içine koymuş bir şirket. Bu da ne demek, benim yaptığım her işte stratejilerim de sürdürülebilirlik olmadan olmaz diye hareket ediyorlar. Sürdürülebilirliğin iş yerlerinde var olmasının nedenlerinden biri bu aslında. Sürüdürülebilirlik sadece bir söylem olduğu için değil gerçekten şirketimizin karlı, etik değerlerle refahını sağlamak için uygulamanın faydası olduğunu düşünüyorum.''
Sıemens 'in ardından Spor Markası NIKE'ın Sürdürülebilir Üretim Direktörü Caner Soytaş kısa bir video ile sunumuna giriş yaptı. Soytaş Tekstil alanında izledikleri stratejiyi '' 2003 yılından beri bize her toplantıda dedikleri şey '' ileride ne olacağını merak ediyorsan onu sen ön görmekten çok, onu senin denemen lazım, senin yapman lazım. Tekstil alanında, kendi sektörümüzde bu yönde ilerlemeye çalışıyoruz.'' sözleriyle ifade etti.
Mine Kılıç'ın '' Size ürün yapan şirketler neler yapmak zorunda? Uygulamadıkları zaman siz onlara karşı nasıl bir yaptırım uyguluyorsunuz? Bütün bunları dünyada ki sizinle çalışan üretim noktalarına nasıl yayıyorsunuz? Çünkü dünyanın her yerinde üretim yapıyorsunuz daha doğrusu satış yapıyorsunuz. Nıke kullanmayan kaç kişi vardır salonda bilmiyorum ama somut olarak bize bunlardan bahsedebilir misiniz? '' sorusu üzerine Soytaş; '' Nıke'n ortaya çıkış hikayesi oldukça ilginç. Waffle makinesi markanın doğuşunda büyük rol oynamış. Marka sahibi çok iyi bir koşucu olduğu için sürekli kumsalda koşarken gerek zemin, gerek ayakkabının yaşattığı sorunlardan şikayet ediyor.''
Giyilebilir Waffle Makinesi
''İki arkadaş bir gün evde waffle makinesinde waffle yapıyor. Hatta şuan o makine Nıke'n merkezinde durur. Makinenin altı tırtıklıdır, oradan diyorlar ki ''Süper bir fikir bence böyle bir ayakkabı yapmamız lazım ...'' ve Nıke markasını oluşturuyorlar. Dolayısıyla da beraber bugünlere kadar geliyorlar. ''
Dünya, İnsan, Karlılık
''650 fabrika ile çalışıyoruz ama bunu 200'e indireceğiz. Biz satım alım yapıyoruz. Mesela Yeşim Tekstilden örnek verebilirim. Bu bölgede Yeşim Tekstilden, diğer bölgelerde de farklı şirketlerden alım yapıyoruz. Dolayısıyla onların sürdürülebilir hedeflerine, kendi hedeflerimiz doğrultusunda katkıda bulunmaya çalışıyoruz. İnanılmaz bir çalışma var. Biz üretim alanında çalışıyoruz. Gerçekten baktığımız zaman dünya değişiyor, ekonomide değişiyor. Sonuçta her birimiz şirketlerde çalışıyoruz. Her zaman yazarlar işte dünya, insan, karlılık hep beraberdir. Öyle bir şey yok aslında. Dolayısıyla hani karlılık çok önemli. Şirketler için önemli olan bu karlılığı nasıl ortaya çıkaracaksın? Ürünü nasıl tanıtacaksın?
Nüfus Artışı, Tüketici Artışı Demek
''Biz ne yapıyoruz? 1982 yılında bir çocuk top dikiyor. Birisi bunu '' Nike çocuk işçi çalıştırıyor'' diye haber yapıyor. Oradan başladı bu süreç. İşte bir sitede daha haber çıktı. Daha sonra 1992 yılında Sosyal Uygunluk departmanımız kuruluyor. Denetlemelere başlanılıyor. Sürdürülebilirliğin en temel aktivitesi Sosyal Uygunluk yani Kanunlara Uyum. Daha sonra şirketler bunun üstüne koyabildiklerini koyuyorlar. Biz Yeşim Tekstille kaldık şuan. Peki neden kaldık? Bugünkü duruma baktığımız zaman gerçekten bir orta hasım, orta sınıfın çok yükseldiğini görüyoruz. Ee! Şöyle bir şey var; 2022 yılında orta seviyenin 1 milyar adet artacağı söyleniyor. Dolayısıyla bunlar şirketler için 1 milyar daha tüketici anlamına geliyor. İnanılmaz bir şehirleşme var. 2020 yılında %60 marketlerden şehirleşmeye doğru göç olunacağı söyleniyor. 2030 yılında %61 bütün meydana gelen ekonominin %61'ini gerçekten bu 2030 yılında 750 tane ilin yapacağı söyleniyor. İstanbul'da içlerinde.''
Bulunmaz Nimet: Sürdürülebilirlik
''İnanılmaz bir yere doğru gidiyor ve burada şirketler kendilerini bir şekilde konumlandırmaları lazım. Bu konumlandırmayı da şirketlerde en iyi yapacak alanlar bulunmaz nimetlerden bir tanesi bizim çalıştığımız sürdürülebilirlik. Çünkü bu konuya her zaman değişik bir gözle bakıldı. Bizim hedeflerimize baktığımız zaman tek bir misyon, tek bir kuzey yıldızı var.'' Kılıç'ın konuşma başında yönlendirmiş olduğu soruya istinaden '' Sürdürülebilirliğin tanımı nedir bizde? Biraz daha farklı yalın üretim sürdürülebilirliğin tanımı içerisinde. Eşitlikçi yani. İnsan kaynakları bunun içerisinde, üretimin tamamen yalınlığını da içerisinde barındıran bir tanımımız var.''
Kılıç '' Şimdi ikinize de ortak bir sorum olacak. Sürdürülebilirlik kültür olması gerekiyor. Mesela İş Dünyası ve Sürdürülebilirlik Kalkınma Derneği Koç Üniversitesi ile bir program başlattı. Burada Sürdürülebilirlik Yöneticileri geliştiriliyor. Aslında onlar yönetici değil, her kademede çalışanlar için bir eğitim programı bu. Çünkü diyorlar ki ''Şirkette çalışan herkeste bu bilincin olması gerekiyor''. Biliyorsunuz artık gençlerde daha sürdürülebilirliğe önem veren, daha çevreci şirketlerle çalışmak istiyorlar bu kadar yetenek savaşı varken. Bu nedenle konu çok önemli. Sizin şirketinizde bunu bir kültür, şirket kültürü olması için neler yapılıyor?
Esra Kent '' Tabi ki zaman zaman en başta zorlandığımız anlar oluyor. Sürdürülebilirlik kavramı nedir? Onun anlatılması ve çalışanlarda bilincin yaratılması çok önemliydi. Bir çok faaliyette bulunduk. Az önce bahsetmiştim bu 2023 Karbon nötr hedeflerimizden. Siemens Arge 2030 yılı itibariyle tüm operasyonlardan dünyada hatta 2015 yılında bunu Newyork Time dergisi de yayınladı. Ve dedi ki Karbon nötr bir şirket olacağım. Bizde bunu Türkiye'de inceledik ve 2023 yılında Cumhuriyetimizin 100. yılında bize Siemens Türkiye olarak Karbon nötr olacağız dedik. ''
5000 Ağaçlık Siemens Türkiye Ormanı
'' Bununla ilgili tüm çalışanlarımızdan oluşan bir ekip kurduk. Elbetteki birimlerden herkesi almak mutlaka ki mümkün değil. Bunlardan bir tanesi İstanbul Kartal'da büyük bir yerleşkemizde bulunan fabrikamız. Fabrikanın tüm elektrik enerjisini yeşil elektrik enerjisinden alıyoruz. Çalışanlarımız ile birlikte İzmir Seferihisar'da 5000 ağaçlık bir Siemens Türkiye Ormanı oluşturduk. Ve birlikte dikmeye gittik. ''
Eğitimler Çok Önemli
'' Sürdürülebilirliğin alt konumları ile ilgili bir çok kurumla işbirliği yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi de Kadın ve İnsiyatif Eşitliği konusunda AÇEV'le son iki yıldır çalışıyoruz. Dün çalışanlarımıza anne-baba eğitiminde kadın-erkek eşitliğini çocuklarımıza nasıl aktarırız? Kadın-erkek rolleri ile ilgili eğitimler vermeye başlandı. Eğitimler çok önemli. Çevre korumaları ve çevre bilinci ile ilgili onlara eğitimler vermeye başladık. Özel günlerde mutlaka yarışmalar açarak, çalışanları da işin içine aldığımız aktiviteler yapıyoruz. Çünkü tek başına olabilecek bir şey değil ve sadece bunu çalışanlarla da değil tüm paydaşlarımız, tedarikçilerimiz ve müşterilerimizle yapıyoruz. Caner Bey az öncede söyledi. Çalışacağımız tedarikçileri seçerken baktığımız mutlaka kriterler var. Çalışmaya başladığımızda sadece bir kaç döküman imzalatmakla değil. ''
Gönüllü Ekip
'' Almanya'dan gelip sürdürülebilirlik denetimi altında bir de tedarikçilere uyguladığımız denetimler var. Elbetteki bunun başında bir ekip ve kurallar geliyor. Çevre tesislerin çevreleri atıkları nasıl atıyor? Onun dışında çocuk işçi çalıştırıyor mu ? Çalıştırmıyor mu ? gibi çok şey var. Bu denetimlere giderken aslında kendi içimizde bir de bir gönüllü ekip var. O profesyonel anlamda denetim yapan kişilere gönüllü eşlik edenlerde bulunmakta. Gönüllülük konfektini geliştirmek adına belli kurumlarla çalışıyoruz. ''
Y Jenerasyonu Şirkete Daha Bağlı hale geliyor
'' Özellikle teknoloji Fen biliminin yayılması anlamında Darüşşafaka Lisesi ile projeler yapıyoruz. Bu konuda da önemli destek verdiğimiz kurumlardan bir tanesi. Çocuklara robot yapmak konusunda mühendislerimiz yardımcı oluyorlar. Onları 2. kez gönderiyoruz ve Amerika'da bu sene yeniden ödül kazandılar. Gibi gibi ... Aslında anlatmakla bitmeyen şeyler var. Tüm çalışanlarımızın da özellikle Y jenerasyonu da şirkete daha bağlı hale geliyor. İnsanlarda katkıda bulunmak için ellerinden geleni yapıyor. ''
Kılıç '' İK'da çalışmıyorsunuz ama işe alımda bu tür sorular yöneltiyor musunuz? ''
Sorusu üzerine Kent '' İK'nın direkt birebir işlevlerinde yokum ama eğer ben kendim bir şekilde görüşüyorsam kaldı ki işim gereği, işim bu olmadan öncede insanların sosyal alanlara nelere ilgi duyduğu ile ilgileniyordum. Artık sorumlu liderlik dediğimiz bir şey var. O konularda ne düşündüklerini ben mutlaka soruyorum.
Mine Kılıç şu sözleri ile oturumu sonlandırdı: '' Evet belki de hani İK'nın da bir konu başlığı artık bu olmalı. İşe alımlarda hem bu toplumsal cinsiyet eşitliğine ve sürdürülebilirliğe kişinin nasıl baktığını ilişkin bence sorular sorulmalı. ''
Peryön'ün ikinci gün, ilk iki oturumu bu şekilde bitti. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem ÖZDEMİR ve Avukat Ömrüncegül İÇÖZ KOYUNCUOĞLU'nun Hukukçuların Gözünden: Dün, Bugün, Gelecek hakkındaki oturumlarını ve ESES Vakfı Kurucu Başkanı, Akademisyen,Yazar Elio D'ANNA'nın Sanatçının Yolu oturumunu çok uzun olacağını düşündüğüm için başka bir blog ekinde yayınlayacağım.
Sevgiyle,
K Ü B R A
Mine Kılıç'ın '' Size ürün yapan şirketler neler yapmak zorunda? Uygulamadıkları zaman siz onlara karşı nasıl bir yaptırım uyguluyorsunuz? Bütün bunları dünyada ki sizinle çalışan üretim noktalarına nasıl yayıyorsunuz? Çünkü dünyanın her yerinde üretim yapıyorsunuz daha doğrusu satış yapıyorsunuz. Nıke kullanmayan kaç kişi vardır salonda bilmiyorum ama somut olarak bize bunlardan bahsedebilir misiniz? '' sorusu üzerine Soytaş; '' Nıke'n ortaya çıkış hikayesi oldukça ilginç. Waffle makinesi markanın doğuşunda büyük rol oynamış. Marka sahibi çok iyi bir koşucu olduğu için sürekli kumsalda koşarken gerek zemin, gerek ayakkabının yaşattığı sorunlardan şikayet ediyor.''
Giyilebilir Waffle Makinesi
''İki arkadaş bir gün evde waffle makinesinde waffle yapıyor. Hatta şuan o makine Nıke'n merkezinde durur. Makinenin altı tırtıklıdır, oradan diyorlar ki ''Süper bir fikir bence böyle bir ayakkabı yapmamız lazım ...'' ve Nıke markasını oluşturuyorlar. Dolayısıyla da beraber bugünlere kadar geliyorlar. ''
Dünya, İnsan, Karlılık
''650 fabrika ile çalışıyoruz ama bunu 200'e indireceğiz. Biz satım alım yapıyoruz. Mesela Yeşim Tekstilden örnek verebilirim. Bu bölgede Yeşim Tekstilden, diğer bölgelerde de farklı şirketlerden alım yapıyoruz. Dolayısıyla onların sürdürülebilir hedeflerine, kendi hedeflerimiz doğrultusunda katkıda bulunmaya çalışıyoruz. İnanılmaz bir çalışma var. Biz üretim alanında çalışıyoruz. Gerçekten baktığımız zaman dünya değişiyor, ekonomide değişiyor. Sonuçta her birimiz şirketlerde çalışıyoruz. Her zaman yazarlar işte dünya, insan, karlılık hep beraberdir. Öyle bir şey yok aslında. Dolayısıyla hani karlılık çok önemli. Şirketler için önemli olan bu karlılığı nasıl ortaya çıkaracaksın? Ürünü nasıl tanıtacaksın?
Nüfus Artışı, Tüketici Artışı Demek
''Biz ne yapıyoruz? 1982 yılında bir çocuk top dikiyor. Birisi bunu '' Nike çocuk işçi çalıştırıyor'' diye haber yapıyor. Oradan başladı bu süreç. İşte bir sitede daha haber çıktı. Daha sonra 1992 yılında Sosyal Uygunluk departmanımız kuruluyor. Denetlemelere başlanılıyor. Sürdürülebilirliğin en temel aktivitesi Sosyal Uygunluk yani Kanunlara Uyum. Daha sonra şirketler bunun üstüne koyabildiklerini koyuyorlar. Biz Yeşim Tekstille kaldık şuan. Peki neden kaldık? Bugünkü duruma baktığımız zaman gerçekten bir orta hasım, orta sınıfın çok yükseldiğini görüyoruz. Ee! Şöyle bir şey var; 2022 yılında orta seviyenin 1 milyar adet artacağı söyleniyor. Dolayısıyla bunlar şirketler için 1 milyar daha tüketici anlamına geliyor. İnanılmaz bir şehirleşme var. 2020 yılında %60 marketlerden şehirleşmeye doğru göç olunacağı söyleniyor. 2030 yılında %61 bütün meydana gelen ekonominin %61'ini gerçekten bu 2030 yılında 750 tane ilin yapacağı söyleniyor. İstanbul'da içlerinde.''
Bulunmaz Nimet: Sürdürülebilirlik
''İnanılmaz bir yere doğru gidiyor ve burada şirketler kendilerini bir şekilde konumlandırmaları lazım. Bu konumlandırmayı da şirketlerde en iyi yapacak alanlar bulunmaz nimetlerden bir tanesi bizim çalıştığımız sürdürülebilirlik. Çünkü bu konuya her zaman değişik bir gözle bakıldı. Bizim hedeflerimize baktığımız zaman tek bir misyon, tek bir kuzey yıldızı var.'' Kılıç'ın konuşma başında yönlendirmiş olduğu soruya istinaden '' Sürdürülebilirliğin tanımı nedir bizde? Biraz daha farklı yalın üretim sürdürülebilirliğin tanımı içerisinde. Eşitlikçi yani. İnsan kaynakları bunun içerisinde, üretimin tamamen yalınlığını da içerisinde barındıran bir tanımımız var.''
Kılıç '' Şimdi ikinize de ortak bir sorum olacak. Sürdürülebilirlik kültür olması gerekiyor. Mesela İş Dünyası ve Sürdürülebilirlik Kalkınma Derneği Koç Üniversitesi ile bir program başlattı. Burada Sürdürülebilirlik Yöneticileri geliştiriliyor. Aslında onlar yönetici değil, her kademede çalışanlar için bir eğitim programı bu. Çünkü diyorlar ki ''Şirkette çalışan herkeste bu bilincin olması gerekiyor''. Biliyorsunuz artık gençlerde daha sürdürülebilirliğe önem veren, daha çevreci şirketlerle çalışmak istiyorlar bu kadar yetenek savaşı varken. Bu nedenle konu çok önemli. Sizin şirketinizde bunu bir kültür, şirket kültürü olması için neler yapılıyor?
Esra Kent '' Tabi ki zaman zaman en başta zorlandığımız anlar oluyor. Sürdürülebilirlik kavramı nedir? Onun anlatılması ve çalışanlarda bilincin yaratılması çok önemliydi. Bir çok faaliyette bulunduk. Az önce bahsetmiştim bu 2023 Karbon nötr hedeflerimizden. Siemens Arge 2030 yılı itibariyle tüm operasyonlardan dünyada hatta 2015 yılında bunu Newyork Time dergisi de yayınladı. Ve dedi ki Karbon nötr bir şirket olacağım. Bizde bunu Türkiye'de inceledik ve 2023 yılında Cumhuriyetimizin 100. yılında bize Siemens Türkiye olarak Karbon nötr olacağız dedik. ''
5000 Ağaçlık Siemens Türkiye Ormanı
'' Bununla ilgili tüm çalışanlarımızdan oluşan bir ekip kurduk. Elbetteki birimlerden herkesi almak mutlaka ki mümkün değil. Bunlardan bir tanesi İstanbul Kartal'da büyük bir yerleşkemizde bulunan fabrikamız. Fabrikanın tüm elektrik enerjisini yeşil elektrik enerjisinden alıyoruz. Çalışanlarımız ile birlikte İzmir Seferihisar'da 5000 ağaçlık bir Siemens Türkiye Ormanı oluşturduk. Ve birlikte dikmeye gittik. ''
Eğitimler Çok Önemli
'' Sürdürülebilirliğin alt konumları ile ilgili bir çok kurumla işbirliği yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi de Kadın ve İnsiyatif Eşitliği konusunda AÇEV'le son iki yıldır çalışıyoruz. Dün çalışanlarımıza anne-baba eğitiminde kadın-erkek eşitliğini çocuklarımıza nasıl aktarırız? Kadın-erkek rolleri ile ilgili eğitimler vermeye başlandı. Eğitimler çok önemli. Çevre korumaları ve çevre bilinci ile ilgili onlara eğitimler vermeye başladık. Özel günlerde mutlaka yarışmalar açarak, çalışanları da işin içine aldığımız aktiviteler yapıyoruz. Çünkü tek başına olabilecek bir şey değil ve sadece bunu çalışanlarla da değil tüm paydaşlarımız, tedarikçilerimiz ve müşterilerimizle yapıyoruz. Caner Bey az öncede söyledi. Çalışacağımız tedarikçileri seçerken baktığımız mutlaka kriterler var. Çalışmaya başladığımızda sadece bir kaç döküman imzalatmakla değil. ''
Gönüllü Ekip
'' Almanya'dan gelip sürdürülebilirlik denetimi altında bir de tedarikçilere uyguladığımız denetimler var. Elbetteki bunun başında bir ekip ve kurallar geliyor. Çevre tesislerin çevreleri atıkları nasıl atıyor? Onun dışında çocuk işçi çalıştırıyor mu ? Çalıştırmıyor mu ? gibi çok şey var. Bu denetimlere giderken aslında kendi içimizde bir de bir gönüllü ekip var. O profesyonel anlamda denetim yapan kişilere gönüllü eşlik edenlerde bulunmakta. Gönüllülük konfektini geliştirmek adına belli kurumlarla çalışıyoruz. ''
Y Jenerasyonu Şirkete Daha Bağlı hale geliyor
'' Özellikle teknoloji Fen biliminin yayılması anlamında Darüşşafaka Lisesi ile projeler yapıyoruz. Bu konuda da önemli destek verdiğimiz kurumlardan bir tanesi. Çocuklara robot yapmak konusunda mühendislerimiz yardımcı oluyorlar. Onları 2. kez gönderiyoruz ve Amerika'da bu sene yeniden ödül kazandılar. Gibi gibi ... Aslında anlatmakla bitmeyen şeyler var. Tüm çalışanlarımızın da özellikle Y jenerasyonu da şirkete daha bağlı hale geliyor. İnsanlarda katkıda bulunmak için ellerinden geleni yapıyor. ''
Kılıç '' İK'da çalışmıyorsunuz ama işe alımda bu tür sorular yöneltiyor musunuz? ''
Sorusu üzerine Kent '' İK'nın direkt birebir işlevlerinde yokum ama eğer ben kendim bir şekilde görüşüyorsam kaldı ki işim gereği, işim bu olmadan öncede insanların sosyal alanlara nelere ilgi duyduğu ile ilgileniyordum. Artık sorumlu liderlik dediğimiz bir şey var. O konularda ne düşündüklerini ben mutlaka soruyorum.
Mine Kılıç şu sözleri ile oturumu sonlandırdı: '' Evet belki de hani İK'nın da bir konu başlığı artık bu olmalı. İşe alımlarda hem bu toplumsal cinsiyet eşitliğine ve sürdürülebilirliğe kişinin nasıl baktığını ilişkin bence sorular sorulmalı. ''
Peryön'ün ikinci gün, ilk iki oturumu bu şekilde bitti. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem ÖZDEMİR ve Avukat Ömrüncegül İÇÖZ KOYUNCUOĞLU'nun Hukukçuların Gözünden: Dün, Bugün, Gelecek hakkındaki oturumlarını ve ESES Vakfı Kurucu Başkanı, Akademisyen,Yazar Elio D'ANNA'nın Sanatçının Yolu oturumunu çok uzun olacağını düşündüğüm için başka bir blog ekinde yayınlayacağım.
Sevgiyle,
K Ü B R A